25 Temmuz 2009 Cumartesi

20 Temmuz 2009 Pazartesi

.. Ve eğer ölüm olmasaydı, elimiz hep bir şeyleri arayacaktı..

sohrab sepehri

19 Haziran 2009 Cuma

Yedikule'de misafir yazı..

"Geçici olmakta ısrar eden yazı" haritalarda görünmeyen, ismi bile olmayan bir geçitte mekânını buldu!

18 Haziran 2009 Perşembe

Serbest Yayın iftiharla sunar;

Serbest Yayın’ın ilk projesi bir kitap, ilk önce bir kitap yayınlayarak ona olan saygısını pekiştiriyor. Kitabı kutsuyor, onu ilk sıraya alıyor..






















...
Kumru Ağlayışları’nın şiirler arasında bağlantıar kuran, bizi şiirleri topluca okumaya teşvik eden ya da şiirlerin bütünlüğündeki anlama işaret eden bir yapısı var. Ve tabii kendine ait bir konsepti..
Aynı şekilde Çalamadığım Şarklar’da da başka bir kavramsal iç bütünlük söz konusu, burada oluşturulan kospetin Kumru Ağlayışları’ndakine göre daha da belirgin olduğunu da söyleyebilriz.

İki farklı kitap, iki aynı kitap..
Bu açılım üzerinden kitapları birbirinden ne ayırabiliyor, ne de tam olarak birleştirebiliyoruz. Onları organik bir bağ ile birbirine bağlıyor, opsiyonel bir bütün haline geitiriyoruz. İki kitapmış gibi olan bu tek kitap, okuyucun ya da yayınlayanın inisiyatifi ile birbirinden ayrılma hürriyetini elden bıraklmıyor...

Kalan her şey şiirin duygusuna hizmet etmeye çalışıyor...

14 Haziran 2009 Pazar

1 Haziran 2009 Pazartesi

serbestyayin.org

Serbest Yayın internet sitesi tasarımı şu şekilde. Adem de yazılıma başladı..
www.serbesttasarim.com/serbest_yayin web.zip linkinden açıklamalı pdf'i de indirilebilir.

31 Mayıs 2009 Pazar

“Geçici olmakta ısrar eden yazı”

Yazı, kamusal alanda bulunmaya oldukça alışkın. Fakat tasarlanmış bir süreli yayın bu sefer mecra olarak sokağı kullanıyor. Edebiyat, bir reklam cüretinde günlük hayata müdahil olmaya yelteniyor..
Daha önceleri kendisinden "duvar" olarak behsettiğimiz projeye artık "Geçici olmakta ısrar eden yazı" diye hitap edebiliriz.
"Geçici olmakta ısrar eden yazı"yı bir duvarda yayınlıyoruz; Her metin bir kaç gün arayla, bir önceki metnin üzeri boyanarak duvara yazılıyor ve altında önceki yazılardan izler barındıryor.
Yayın, başına geleceklerden habersiz.. kendini gündelik hayata bırakıyor.


“Geçici olmakta ısrar eden yazı”

"Hatırlamaktan hoşlanmıyorum. Hatırladıkça tekrarlanacak yaşam, ne gerek var? Ve ne manasız hatırlanmak. İnsanların beni hatırladıkları halimle kalamadım hiçbir zaman, dolayısıyla hatırladıkları da ben değildim aslında.
Sadece bugün bu halimle burdayım. Bunu kanıtlayabilirim. Geçip gitmediğimi, burda gerçekten bulunduğumu ya da burda olmayı önemsediğimi göstermek için iz bırakmayı seçebilirim. Ne var ki kalıcı olmak haz vermiyor bana. Yazarak silmek ve akabinde yaşayarak unutmak istiyorum."

"Geçici olmalı ve geçip gittiğim yerde bir başka bana rastlamalıyım. Hafızasız bir ben... Adı bile hatırlanmayan. Bugün var olduğumu gösteren izler yarın yok olmalı, çünkü burada bugün var olduğum gibi ve kadar, yarın bulunmayacağım.
Azad edin beni hatırlanmaktan aksi halde kendime takılıp kalacak ve tekrarlanacağım. Varlığım zamanla görünmez olacak. Her iz gibi kaldıkça kaybolacağım.
Çağrışımlardan, anılardan ve albümlerden çıkarın beni rica ederim. Kaldıkça yaşlanıyorum, siz beni hatırladıkça kalıklaşıyorum. Saçlarım dahil hiçbir ayrıntı çıkmıyor aklınızdan. Siz hatırladıkça ben “zamana bağlı değişken” oluyorum. Beni bir zamanlar “öyle” ve şimdi “böyle “ olmakla yargılıyorsunuz. Ben de sizi hatırlıyorum her ayrıntınızla ve tam da bu sebeple hiçbir şeye şaşıramıyorum. Yani siz nasıl değişmekle itham ediyorsanız beni sırf hatırladığınız için, ben de sizin hiç değişmiyor olmanızdan muzdaribim aynı sebeple."

"Kalıcı olmak için sabitleyemem kendimi bunu benden istemeyin. Hatırlanmak bana ait olanı benden alır ve hayata katarsa hiçbir şey kalmaz elimde. Unutmaya inanıyorum ben. Siz de inanın lütfen. Ben sabit bir dimağ kalıntısı olmaktansa gerçekten yaşamayı seçiyorum.
Siz de rica ederim silin yüzümü hafızanızdan, duvara mı konuşuyorum."

Özlem K.